Güneşin etkileri

Güneşin etkileri

Ecz. Mine Şahbaz 

Yıllar boyu güneş hep sağlık ve moral kaynağı olarak tanımlanmış, gündüzün;aydınlık ve sıcaklığın, güzel ve olumlu duyguların simgesi olmuş, gözümüz hep güneşin olumlu etkilerini görmüştür.


-Dünyanın ışık ve enerji kaynağı olması

-Bitkilerde fotosentezi sağlaması

 -D vitaminin sentezine yardımcı olması ve buna bağlı kemik hastalıklarını önlemesi (D vitamini sentezi için ise akşam üzeri 16.00'dan sonra ya da sabah 10:00'dan önce yarım saatlik bir güneş etkisi yeterlidir.)

-Mikrop öldürücü özellikleri

-Sedef hastalığı gibi bazı deri hastalıklarına iyi gelmesi olumlu etkileridir.

Günün değişik saatlerinde UV şiddeti farklıdır. Güneş ışığının en dik olduğu saatler öğlen saatleridir. Öğlen güneşin en dik olduğu saatin iki saat öncesi ve sonrası günlük UV (özellikle UVB) miktarının üçte ikisinin yeryüzüne indiği saatlerdir ve en tehlikeli saatler kabul edilir. Bu saatler coğrafi bölgelere ve mevsimlere göre değişebilmekle birlikte ülkemiz için saat 10-16  arası kabul edilebilir. 

 

 

Güneşin zararlı etkisi var mıdır?

Yeryüzüne ulaşan güneş ışınları içerisinde dalga boylarına göre değişen etkileriyle farklı ışınlar vardır.

-Biz güneşin görünür ışınlarını tanırız. Bunlar bizim aydınlanmamızı sağlarlar ve gelen ışınların yarısına yakın bir kısmını oluştururlar.

-Yeryüzüne ulaşan ışınların yarısına yakını da kızıl ötesi ışınlardır ve bunlar da ısı yayarlar.

-Göremediğimiz bölümler içerisinde deri üzerinde en önemli etkileri yapan kısım ise “mor ötesi=ultraviyole” ışınlarıdır ki bunlar yeryüzüne ulaşan ışınların % 5'i kadarını oluşturur. 

UV ışınlar ise UVA, UVB ve UVC olarak üçe ayrılır.

Bunlardan UVC Ozon tabakası tarafından tutularak atmosferde kalır ve yeryüzüne ulaşamaz.

Uzun yıllar güneşin zararlı etkilerinin özellikle UVB’ye bağlı olduğu düşünülmekteydi. 

Fakat son zamanlarda UVA’nın da UVB ile aynı etkilere sahip olduğu fakat aralarında şiddet farkı olduğu görülmüştür. 

-UVA, UVB’den 20 kat kadar daha fazladır.

-UVB pencere camından geçemezken, UVA geçer.

-UVB deride daha yüzeyde tutulur ve yansırken, UVA daha derinlere inebilir. 

Işının cildinize değdiğini hissetmezsiniz. Tıpkı röntgen çektirirken ışınların size değdiğini hissetmediğiniz gibi.

 

UVA’nın etkisi nedir?

Bu ışın cildinizin en derinine inen, uzun dalga boyu olan ışındır.

Deriyi erken yaşlandırır.

Derinizin hücre yapısını bozarak kansere zemin hazırlar.

Cildi kırıştırarak elastikiyet kaybına neden olur.

Bir kere hasar gördünüz mü geri dönüşü yoktur.

Kısa süreli bronzluk yapar.

 

UVB’nin etkisi nedir?

Yazın şiddeti artan, ekvatora yaklaştıkça kuvvetlenen, enerjisi yüksek olan U.V. ışındır. Teninize değdiğinde bu ışını hissedersiniz. Geçici değişim yaratır ve deri sonradan düzelebilir. Bronzlaşmanızı tetikleyen bu ışındır.

Derinin bağışıklık sistemini UVB zorlar.

Güneş çarpmasının sebebi UVB’dir

Güneş yanıklarını UVB oluşturur.

Lekelerinizin koyulaşmasına sebep olan UVB’dir.

Deride üst tabakada etkisi vardır.

Ciltteki savunma mekanizmasının temel taşları olan, hücre hasarını önleyen “antioksidanlar”ı etkisiz hale getirir.

Zararlı moleküllerin ortaya salınmasına zemin hazırlar.

Geç ama uzun süreli bronzluk sağlayan UVB’dir.

Ağır güneş yanıkları UVB yüzünden oluşur.

 

 

Peki güneşten kaynaklı yanmaları, deri hasarlarını ve deri kanserlerini önlemek için neler yapılmalı?

 İşte bu noktada imdadımıza yetişen, günlük aktiviteyi aksatmayan, modern, uygar ve pratik koruyucular “Günperdesi=Sunscreen” adı verilen krem, jel veya losyon formunda olan güneş koruyuculardır.

 

Güneş koruyucularını, fiziksel ve kimyasal güneş koruyucular olarak iki başlık altında incelenebilir.

Aralarındaki fark; ultraviyole filtresi olarak içeriğinde fiziksel veya kimyasal ajanları bulunduruyor olmalarıdır.

 

Fiziksel güneş kremleri : Deri üzerine sürüldüklerinde genellikle emilmez ve cilt üzerinde oluşturdukları ince bir tabaka sayesinde güneşin ışınlarını yansıtarak veya bloke ederek cildi korur.

 

Kimyasal içerikli güneş kremleri : Sürüldükten sonra deri içine emilir, çoğu güneş ışınlarını absorbe eder, yani bünyesine alır.

 

Fiziksel koruyuculu güneş  kremlerinin koruyuculukları sürüldüğü anda başlar. Kimyasal içerikli koruyucuların etkisini gösterebilmesi için ise deri tarafından emilmeleri gerekir. Bu yüzden kimyasal koruyucu içeren güneş kremleri, güneşe çıkmadan en az yarım saat önce sürülmelidir.

Fiziksel koruyuculu güneş kremleri çoğu deri tipinde daha iyi tolere edilir. Genellikle cilt problemlerine ve alerjilere yol açmazlar.

Fiziksel ürünlerin en büyük dezavantajı ise, güneşi tamamen bloke ettikleri için insan derisinde güneş ışınlarının etkisiyle sentezlenen D vitamininin üretimini engelleyebilecekleridir.

SPF Nedir?

SPF bir güneş koruyucunun, deriyi kendi koruyuculuğundan kaç kat daha fazla koruduğunu gösteren sayıdır.

 

SPF'yi nasıl seçeceksiniz?

Cildinizin hiçbir koruyucu olmadan ne kadar sürede kızarıyor? Bununla ilgili küçük bir hesap yapmanız gerekiyor.

Cildiniz, korunmasız güneşte durduğunuzda 10 dakikada kızarıyorsa 20 SPF koruyuculu kremle 10 x 20=200 dakika (yaklaşık üç saat) korunmuş oluyorsunuz. Yani güneşte zarar görmeden kalabileceğiniz süre bu kremi kullandığınız zaman 20 misli uzuyor.

 

SPF 4-12 olan ürünler minimal koruma;

SPF 12-30 arasında olan ürünler orta derecede koruma;

SPF 30 ve üzeri olan ürünler ise yüksek derecede koruma sağlamaktadır.

 

SPF 30 olan bir ürünün, SPF 15 olan ürüne gore 2 kat daha fazla koruma sağladığı dusunulmekte ise de bu  doğru değildir. SPF 15 %93 oranında koruma saglarken bu koruma SPF 30 olan bir üründe %97 olmaktadır. SPF özellikle UVB’ye karsı koruma saglar. Bu nedenle ürünün üzerinde mutlaka UVA’ya karsı koruma olup olmadıgına bakılmalıdır.

 

Güneş koruyucu kremin doğru kullanılması

Güneş koruyucu krem, güneşe çıkmadan en az 20-30 dakika kadar önce cilde sürülmelidir. Eğer sonrasında hep güneşli ortamda bulunulacaksa, 2 saatte bir krem tekrar sürülmelidir. Deniz kenarındayken, her deniz ya da havuza girip çıktıktan sonra güneş koruyucu krem tekrar sürülmelidir. Güneş koruyucular denizden ya da havuzdan çıktıktan sonra yenilenirken mutlaka kuru cilde uygulanmalıdırlar.

 

 

Sonuç olarak güneşin bize güzel görünen sıcak yüzünden yararlanalım, pozitif etkilerini hayatımıza dahil edelim, provitamin D’mizi vitamin D’ye çevirttirelim, fakat dostumuzu iyi tanıyıp, gelecek tehlikelerden de korunalım. Bu korunmayı özellikle çocuklarımıza erken yaşlarda başlatmaya çok özen gösterelim. Bedelsiz ve zararsız bronzlaşmanın  bir  hayal olduğunu bilerek, üşenip erteleyerek koruyucu kullanmadan ya da korunmadan güneşle temasımızın olduğu  her anın cildimizde  bir miktar hasar bıraktığını unutmayalım.

 

 

 

 

 

 

Ecz. Mine Şahbaz / Eczacının Sesi

DİĞER HABERLER
Neden D3 Vitamini ?
İyi Bayramlar..
Sağlıklı Yaşamın Formülü
Concorde Sendromu
Yaşa Bağlı İşitme Azlığı
Down Sendromlu Bireyler
Ruh Sağlığınız İçin Denge Şart
Gençleşmek Çok Kolaymış
Çocuklar Neden Yemek Seçer?
Doktor Yerine Aktara Gidenler İçin Hayati Uyarı
Sahte Gıda Takviyelerindeki Tehlike
Kutlu Olsun...
Prostat Kanseri
6 Portakal Mucizesi
Hangi Vitamin ve Neden?
Vajinal Mantar
Kalp Hastalıklları
Romatizma ve Belrtileri
Mide Yanması Nedir?
Hastalıktan Nasıl Korunurum
Sinüzit nedir?
Yüksek Ateşte Kaçınılması Gereken 7 Hata
Kuru Meyvelere Dikkat!
Çocuklarda Gastrit ve Ülser
Kuru Ciltlere Özel Doğal Savaşçılar!
Gripten Korunmanın Yolu
Bütün Mesele Direncimiz!
Mutlu Yıllar!
Diyabette Bunama Riski
Mucizevi Besin Dağ Çileği

En Çok Okunanlar


Gençleşmek Çok Kolaymış

Yürümek pek çok kişi için yaşamın her anında bir yerlere yetişme telaşıyla sık sık başvurulan bir yöntem. Bu yol, aslında daha sağlıklı bir hayatın da anahtarı.

Yaşa Bağlı İşitme Azlığı

Yaşın ilerlemesiyle birlikte işitmede ve bilişsel becerilerde değişiklikler ortaya çıkmaya başlıyor. Tıbbi hastalıklar, psikolojik faktörler, görme ve işitme bozuklukları gibi duyusal eksiklikler yaşa bağlı bilişsel gerilemeyi hızlandırabiliyor.

Sağlıklı Yaşamın Formülü

Sağlıklı yaşam tarzı ve beslenme konusunda gündemde yer alan birçok trend arasından "sezgisel beslenme", kişinin yemekle olan ilişkisini geliştirmeye odaklanan bir yaklaşım olarak ön plana çıkıyor.