Aromaterapi

Aromaterapi

Aromaterapi

Aromaterapi, doğanın insanoğluna sunduğu sonsuz şifa…

Aroma hoş koku demektir. Kimyada aromatik bileşik denince benzen ve türevleri anlaşılır. Halkalı yapılardır. 1800 lü yıllarda yaşayan ünlü Alman kimyacı KEKULE tarafından 19. yüzyılın ortasında bu halka yapısı bilim tarihine iz bırakacak bir rüya ile çözülmüştür. Uzun seneler onlarca bilim insanı ile birlikte benzen yapısını aydınlatmak üzere çalışmalar yapan Kekule, bir toplantı sonrası ateş başında uyuyakalır. Düşünde atomların yılan gibi kıvrılıp büküldüklerini, bir yılanın kuyruğunu ısırıp halka şeklini alıp kendi etrafında döndüğünü görmüştür. Aniden uyanan Kekule benzen halkasının sorun yaratan yapısını aydınlattığını anlamış ve kimya tarihine büyük bir imza atmıştır. Bu halkanın çeşitli şekillerde farklılaşması ile oluşan alkoller, esterler, fenoller, oksitler, ketonlar aromaterapide kullandığımız uçucu yağların karakterini belirleyen ve etkisinden sorumlu olan komponentleridir.

Aromaterapi; uçucu yağların, bireyin sağlıklı ve iyi olma halini teşvik etme, destekleme amacı ile sistematik ve belirli bir disiplin dahilinde kontrollü kullanımıdır. Uçucu yağlar binlerce yıllık geçmişi ile insanlara şifa dağıtan koruyucu, önleyici ve iyileştirici özelliği olan bileşiklerdir. Bu yağlar çiçeklerden, yapraklardan, köklerden, ağaç ve meyve kabuklarından çeşitli yöntemler ile elde edilen bitkiye hayat ve koku veren yani CAN katan bileşenlerdir. İnsanoğlu bitkinin kalbi ve ruhu denen bu yağların faydalarını binlerce yıl önce keşfetti ve o gün bu gündür kadim tıp ve modern tıp ışığında esansiyel yağlar insanlığın hizmetindedir.

Modern çağın hayatımıza armağanı olan stres, kaygı bozuklukları, anksiyete sebepli yaşadığımız duygusal ve fiziksel problemlerin yoğunlaşması ile tamamlayıcı tedavi tekrar önem kazanmaya başladı. Aromaterapi, İnsanın kendini sağlıklı ve zinde hissetmesini sağlayan, ruhen ve bedenen pozitif bir iyilik hali sunan, kimyasal ilaçların nedeni olduğu tarzda yan etkileri olmayan, kanıta dayalı ve multidisipliner yaklaşımlar ile desteklenmesi sebebi ile tamamlayıcı tedavilerin günümüzde en çok kabul görenlerinden olmuştur. Bu yöntemin fark yaratan bir özelliği savunma mekanizmasını hızlandırarak, bir bütün olarak vücudu hastalıktan koruması ve bir hastalık mevcudiyetinde çok hızlı bir şekilde tedaviye destek sunmasıdır. Uçucu yağlar çok düşük konsantrasyonda, uygulama yapılan bölgeden çok çabuk bir şekilde sistemik dolaşıma geçerler ve etkilerini gösterirler. Fizyolojik mekanizmalar üzerinde gösterdiği etkiler bilim insanlarınca kanıtlar ile açıklanmıştır. Doğru dozda, doğru yöntem ile hazırlanıp, doğru uygulama yolu ve şekli ile kullanıma sunulmalıdır ki TERAPİ kısmının hakkı verilmiş olunsun.

Eczacılık ambleminde mevcut olan yılan, milattan önce 1400 lü yıllardan beri birçok inanışta kabul görür şekilde; hayat bitkisini, hayat ağacını, iyilik yapan, hastaları iyileştirmeyi bilen İlahı temsil etmektedir. Yılan aynı zamanda toprağın sembolüdür. Toprak hastaları iyileştiren bitki ve ağacı yetiştirmekte ve ona can katmaktadır. Yılanın toprağın şifasına gözcülük ve koruyuculuk yaptığı var sayılmaktadır. Ayrıca yılan figürü dikkati, tedbiri ve gömlek değiştirmesi ile sürekli yenilenen bilgiyi sembolize etmektedir. Meslek amblemimizde yılanın gözcülük yaptığı figür defne yaprağıdır. Gerek fitoterapi ve gerek aromaterapide çok kıymetli bir bitkidir.

Biz eczacılar fakülteye başladığımız ilk günden itibaren ilaç ve tıbbi bitkinin uzmanı olacak şekilde eğitim alıyoruz. Farmasötik botanik, Farmakognozi, fitoterapi ve dahi organik kimya ile bitkinin aktif ve terapötik bileşenlerini teorik bilgiler ve pratik uygulamalar ile öğrenip, sindiren meslek grubuyuz. Bitkinin tüm yapılarını, primer ve sekonder metabolitlerini, tedavide kullanıma uygun olan bileşenini, uygun olmayan bileşenini, hangi dozda, hangi hazırlama ve uygulama metodu ile sunulacağını detaylı olarak öğrenen tek meslek grubuyuz. Ayrıca lisans eğitiminde anatomi, fizyoloji, toksikoloji, biyokimya derslerini alıp insan bedenini ve çalışma disiplinini öğrenen bilim insanlarıyız. Bu sebeple hedeflenen koruma, onarım ve iyileştirme için uygun yöntemi seçip, hekim tarafından teşhisi konan bir hastalıkta uçucu ve sabit yağlar ile destek tedavi sunabilecek, tedavi süreci takibi yapabilecek yeterli bilgi ve donanıma sahip sağlık profesyoneli ECZACIdır.

Destek tedavinin başarılı olması için doğru yağ seçimi çok önemli deniyor her yerde. Nedir bu doğru yağ? Aromaterapide kullanılan uçucu yağlar yüzde yüz saf ve doğal olmalıdır. Etiketinde familyası, kemotipi, bitkinin hangi bölümünden elde edildiği, kimyasal kompozisyonu yer almalıdır. Analiz sonuçlarını okuyup tedavide kullanılacak yağı ve uygulama yolunu şekillendirecek olan uygulayıcılar donanımlı ve tecrübeli olmalıdır. Bir örnek ile açıklamak isterim. Turgut ÖZAL Üniversitesi Pediyatri Kliniği’nde yapılan bir araştırma sonucuna göre infantil kolik sebebi ile acile başvuran 4 aydan küçük 4 bebekte salvia türlerinin bilinçsiz ve yanlış kullanımı sebebi ile zehirlenme vakası görülmüştür. Burada baktığımızda ailelerin kullandığı yağların eczane çıkışlı olmadığı ve kullanım şekli ile ilgili verilen bilginin eksik ve hatalı olması bu vakalara sebebiyet vermiştir. Görüldüğü üzere doğal beyanı ile satılan her şey sağlık yararına çalışmaz. Salvia türlerinin farklı 3 kemotipi aromaterapide kullanılmaktadır. Bunlar Salvia Officinalis, Salvia Triloba ve Salvia Sclarea’dır. Bebekte infantil kolik tedavisinde ihtiyacımız olan komponent linalil asetat, geranil asetattır. Ancak salvia diye offcinalis tercih eder isek içerdiği tujon ve comphore sebebi ile bebeklerde -altta yatıyor ise- epilepsi nöbetlerine, konvülziyona ve toksisiteye sebebiyet verilebilir. Bu sebeple kolik tedavisinde tercih edilecek doğru tür salvia sclarea dır. Bu donanım ve bilgiye sahip olan meslek grubu kuşkusuz ECZACI’dır.

Uçucu yağlar inhalasyon ve dermal uygulamalar ile kullanılabilir. Biz eczacılar Sağlık Bakanlığı’ndan terapötik kullanıma uygunluk onayı almış, bioorganic sertifikası olan yani yüzde yüz doğal olan, lot bazında analiz verebilen firmaların uçucu yağlarını alıp hastalarımızın kullanımına sunmalıyız. Sabit yağlar içinde aynı şey geçerlidir. Sabit yağlar sebze yağlarıdır. Sıkılarak elde edilir. Sadece taşıyıcı amaçlı kullanılmaz. Birçoğu terapiye destek sunan bileşenler içeren aktif bazlardır. Bu sebeple uçucu yağlarda gösterdiğimiz hassasiyeti sabit yağlarda da göstermeliyiz. Aromaterapinin öncelikli konumlanması gereken yer koruyucu ve önleyici tedavidir. Bu konuda özel eğitimler alarak bilgi ve donanım sahibi olan eczacılar tarafından seçilecek uygun yağlar hastalıklara karsı bedeni korumaya destek olacaklardır. Hastalık mevcudiyetinde uygulanacak tedavi hekim ve eczacı birlikteliği ile yürütülür. Teşhis koşulsuz hekimin işidir, bitkisel ve kimyasal ilaç tedavisini yönetmek, aktaracağı bilgi ve önereceği yöntemler ile hastanın tedaviye uyumunu sağlayıp sürecin başarıya ulaşmasına destek olmak ise eczacının görevidir. Aromaterapi eğitimi alan hekimler teşhisi koyulan vakalara, kişiye özel aromaterapi reçeteleri yazıp, hazırlanmak ve bilgilendirilmek üzere eczanelere göndermektedirler. Hastaların direkt eczanelere başvurdukları durumlarda hastanın kullanım amacına hizmet edecek ürün, bilgi ve donanım sahibi eczacı tarafından belirlenerek, mevzuata uygun şekilde ambalajlanmış olan uçucu yağlar, sabit yağlar, hidrolatlar, jeller ve diğer aromaterapötik ürünler arasından seçilerek hastalarımıza sunulmaktadır. GMP şartlarında hazırlanıp, bakanlık onayı alınarak çeşitli durumlarda kullanılmak üzere son ürün haline getirilen hazır karışımlar da bu noktada kıymetlidir.

Eczacıların mesleğe başlamadan hemen önce ettiği yemini der ki:

Hayatımı insanlık hizmetine vakfedecegime, SANATIMI hakkaniyetle icra edeceğime, hastaların sağlığını baş kaygım olarak telakki edeceğime namusum ve şerefim üzerine and içerim. Bizler taşıdığı beyaz önlüğün sorumluluğunu bilen, insan sağlığını koruyan ve iyileştirmek üzere hizmet eden hem kimyasal hem bitkisel ilaçtan sorumlu sağlık personeliyiz.

Hipokrat’ın şu sözü ile yazımı sonlandırmak isterim; ’’Sağlıklı olmanın yolu her gün aromatik banyo yapmak ve güzel kokulu yağlarla masaj olmaktır.’’

 

Uzm.Ecz.Duygu Değirmen Kırboğa / Eczacininsesi.com

DİĞER HABERLER
Neden D3 Vitamini ?
İyi Bayramlar..
Sağlıklı Yaşamın Formülü
Concorde Sendromu
Yaşa Bağlı İşitme Azlığı
Down Sendromlu Bireyler
Ruh Sağlığınız İçin Denge Şart
Gençleşmek Çok Kolaymış
Çocuklar Neden Yemek Seçer?
Doktor Yerine Aktara Gidenler İçin Hayati Uyarı
Sahte Gıda Takviyelerindeki Tehlike
Kutlu Olsun...
Prostat Kanseri
6 Portakal Mucizesi
Hangi Vitamin ve Neden?
Vajinal Mantar
Kalp Hastalıklları
Romatizma ve Belrtileri
Mide Yanması Nedir?
Hastalıktan Nasıl Korunurum
Sinüzit nedir?
Yüksek Ateşte Kaçınılması Gereken 7 Hata
Kuru Meyvelere Dikkat!
Çocuklarda Gastrit ve Ülser
Kuru Ciltlere Özel Doğal Savaşçılar!
Gripten Korunmanın Yolu
Bütün Mesele Direncimiz!
Mutlu Yıllar!
Diyabette Bunama Riski
Mucizevi Besin Dağ Çileği

En Çok Okunanlar


Gençleşmek Çok Kolaymış

Yürümek pek çok kişi için yaşamın her anında bir yerlere yetişme telaşıyla sık sık başvurulan bir yöntem. Bu yol, aslında daha sağlıklı bir hayatın da anahtarı.

Yaşa Bağlı İşitme Azlığı

Yaşın ilerlemesiyle birlikte işitmede ve bilişsel becerilerde değişiklikler ortaya çıkmaya başlıyor. Tıbbi hastalıklar, psikolojik faktörler, görme ve işitme bozuklukları gibi duyusal eksiklikler yaşa bağlı bilişsel gerilemeyi hızlandırabiliyor.

Sağlıklı Yaşamın Formülü

Sağlıklı yaşam tarzı ve beslenme konusunda gündemde yer alan birçok trend arasından "sezgisel beslenme", kişinin yemekle olan ilişkisini geliştirmeye odaklanan bir yaklaşım olarak ön plana çıkıyor.