Güneş Kremine Ne Kadar Güvenmeliyiz?
Deri kanserlerini önlemenin en önemli yolları arasında güneşin zararlı ışınlarından korunmak var.
Estetik dolgu malzemelerini günümüzde çok sık kullanır olduk. Bu konuda talep çok, dolayısı ile bilgi sahibi olmak isteyen veya olması gereken bir o kadar kişi. Hangi ürünler kullanılmalı, hangisine güvenebiliriz ve dolgu uygulamaları ile neler gerçekleştirebiliriz.
Öncelikle yarı kalıcı veya kalıcı diye tanımlanan sentetik dolgular konusunda çok dikkatli olmanızı öneririm. Bir defa yapılacak, ömür boyu kalıcı olacak düşüncesinin, pek çok kişi için cazip olabildiğini gözlemliyorum fakat işin özüne indiğiniz zaman durumun bu kadar basit ve sorunsuz olmadığını görebilirsiniz.
En başta, geri dönüşümsüz olması dahi başlı başına bir sorun. Bu dolgulardan kurtulmak istediğiniz zaman bir ameliyata mecbur kalmak hiç hoşunuza gitmeyecektir. Kullanılan dolgunun yol açabileceği enfeksiyon, alerjik reaksiyonlar, vücudun dolguyu atmaya çalışırken cildinizde bırakabileceği izler, kötü görüntüler cabası.
Önerim, elbette en sağlıklı ve garantili yol olan geçici dolgular yani hyaluronik asit dolgular.
Hyalüronik asit ağırlığının 1000 katı su tutabilen, vücudunuzda zaten mevcut olan (cildiniz, eklemleriniz gibi) bir nevi sünger. Kalite ve sertlik-yumuşaklığına göre kalıcılıkları 1-3 yıl arasında değişiyor. Kullanılacak kaliteli bir hyaluronik asit dolgu uygulamasından sonra sorun yaşama ihtimaliniz çok çok düşük, hatta yok gibidir. Elbette ki iyi bir uygulama ve kimi özel durumlara dikkat edilmesi kaydıyla.
İyi bir planlama sonrasında ofis şartlarında yapılabilen 10-15 dakikalık bir uygulama ile tüm yüzünüz şekillendirilip, gençleştirilebilir, sarkmalar toparlanabilir, elmacık kemikleri, yanaklar, çene hatları istenilen şekle sokulabilir, ameliyatsız burun estetiği yapılabilir (uygun hastalarda), kırışıklar giderilebilir, liste uzatılabilir.
Pek çok şey yapılabilir, eğer;
İYİ BİR PLANLAMA, İYİ BİR UYGULAMA VE KALİTELİ BİR MALZEME olursa…
Op.Dr Coşkun Şanverdi
Deri kanserlerini önlemenin en önemli yolları arasında güneşin zararlı ışınlarından korunmak var.
’Reçete’ / Estetik Uygulamalar
İşitme kaybı, yalnızca duyu organı ile ilgili bir sorun değil; sosyal yaşamı, iletişimi ve hatta ruh sağlığını derinden etkileyen bir durum.
İngiltere’de yapılan yeni bir araştırma, yeterince su içmeyen kişilerin daha fazla strese maruz kaldığını ortaya koydu.
İşitme kaybı her yaşta ortaya çıkabilir, ancak yaşlılarda bu risk daha fazla görülebilir. İşitme kaybında erkekler, kadınlardan daha fazla etkilenir.
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun