İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Faruk Buyru, günümüzde genç kızların erken yaşta cinsel hayata başladığını bu nedenle de istenmeyen gebeliklerin önlenmesinin daha fazla önem kazandığını vurguluyor.
Ergen gebeliklerinin yüzde seksenden fazlası istenmeyen gebeliklerdir. Evlilik yaşının gecikmesi de istenmeyen gebelik riskinin artışına neden olmaktadır.
Yeni nesil doğum kontrol haplarında, östrojen dozu azaltılarak, yan etkisi daha az olan progesteronlar kullanılmaya başlandığını kaydeden Buyru, bu durumun da yan etkilerin azalmasını sağladığını belirtiyor.
Bu iyileştirmeler ilk kullanılan eski jenerasyon doğum kontrol haplarında görülen kilo alma, tüylenme, kalp ve damar hastalıkları riskinde artış gibi yan etkilerin ortadan kalkmasını sağlamıştır. Yeni jenerasyon modern haplardaki değişikliklerle yan etkiler azaltılırken, koruma dışı sağlık yararlarının da olması amaçlanmıştır. Kanama miktarının azaltılması, adet öncesi gerginliklerin önlenmesi, adet ağrılarının ortadan kaldırılması bu yararların başında gelmektedir.
DAMAR TIKANIKLIĞI
Doğum kontrol haplarının en önemli yan etkilerinin atardamarlarda ve toplardamarlarda tıkanıklık riskini artırması olduğunu bildiren Buyru, bu yan etkilerin daha çok hapların içerdiği östrojen dozu ile ilişkili olduğunu ifade etti.
Atardamarlarda tıkanıklığın daha çok 35 yaş üstünde görüldüğünü söyleyen Buyru, şunları kaydetti: "Sigara içmek de bu riski arttırdığından, 35 yaş üstünde olup sigara içenlerde doğum kontrol hapı kullanılmamalıdır. 35 yaş altında olup sigara içenlerde doğum kontrol hapı kullanılabilir. Toplardamarlarda tıkanıklık riski yaşla ilişkili değildir. Bu yan etki doğum kontrol hapı kullanımının ilk yılında daha sık meydana gelir ve ilaç kesilince risk de ortadan kalkar. Kullanım süresi uzadıkça risk azalır. Normal toplumda 10 binde 5-10 arasında toplardamar tıkanıklığı-iltihabı riski vardır. Bu risk, düşük dozlu doğum kontrol hapı kullananlarda 2-3 kat artarak 10 binde 10-20’ye çıkar."
Doğum kontrol haplarının tedavide kullanıldığı diğer hastalıklar:
Ağrılı adet görme
Düzensiz ve aşırı kanamalı adet görme
Endometriozis ve yumurtalık kistlerinin tedavisi
Adet öncesi gerginlik (bazı doğum kontrol hapları)
Polikistik over sendromu
Tüylenme ve akne tedavisi
Kimler doğum kontrol hapı kullanamaz:
Daha önce tromboflebit, tromboemboli gibi damar hastalığı geçirenler veya ailesinde bu hastalıkları geçirenlerin bulunması
Belirgin karaciğer fonksiyon bozukluğu olanlar
Koroner kalp hastalığı veya beyin damarları ile ilgili hastalık geçirenler
Migreni bulunanlar (tüm baş ağrıları değil)
35 yaş üstünde olup sigara içenler
Damar hastalığı ile beraber şeker hastalığı olanlar
Kontrolsüz hipertansiyon
DOĞUM KONTROL HAPI İLE İLGİLİ YANLIŞ BİLİNENLER -Doğum kontrol hapları kısır bırakır: YANLIŞ
Doğum kontrol hapları bırakıldıktan sonra gebe kalma oranı, kullanmayanlarla aynıdır. Doğum kontrol hapı kullanmış olmak gebe kalma şansını azaltmaz. Hap bırakıldıktan hemen sonra gebe kalınabilir.
-Doğum kontrol hapları kanser yapar: YANLIŞ
Doğum kontrol hapları kanser riskini arttırmaz. Aksine uzun sure hap kullananlarda rahimiçi ve yumurtalık kanseri riski azalır. Riskteki azalma kullanım süresi uzadıkça belirginleşir.
-Doğum kontrol hapları tüylenme yapar: YANLIŞ
Eski jenerasyon doğum kontrol haplarının tüylenme yaptığı doğrudur. Ancak günümüzde kullanılan doğum kontrol haplarının tümü tüylenme yapmadığı gibi, tüylenme ve ciltteki sivilcelerin tedavisinde kullanılan en etkili ilaçlardır. Bu etkinin görülebilmesi için hapların 5-6 ay kullanılmaları gerekir.
-Doğum kontrol hapları genç kızlarda kullanılmaz: YANLIŞ
-Doğum kontrol hapları memede fibrokist ve kistlere neden olur: YANLIŞ
Doğum kontrol haplarının kullanımı selim meme hastalıklarını azaltır. Doğum kontrol hapı kullanımı ile meme kanseri riski arasında bir ilişki yoktur.
Gerek ağrılı adet görmenin tedavisi için, gerekse korunma amacıyla doğum kontrol hapları ergenlik döneminde de rahatlıkla kullanılabilir.
Doç. Dr. Belma Doğan Güngen, "Deprem gibi doğal afetler toplumda ortak bir korku yaratır. Depremin kişilerde yarattığı kaygı durumlarında ciddi psikolojik bozukluklar ve uyku bozuklukları oluşabilir" dedi.