Dünya Disleksi Farkındalık Günü
Dünya Disleksi Farkındalık Günü
Ecz. Aydanur SİVİŞOĞLU CEYLAN
Önemli bir fizyolojik fenomen olmasına rağmen, ter ve ter üretimi kolaylıkla kötü vücut kokusuna yol açabilir. Çoğunlukla toplumda kötü hijyenin bir sonucu olarak görülür ve bireyin sosyal yaşamını olumsuz olarak etki eder.
İnsanlarda terleme ile oluşan istenmeyen vücut kokusunu önlemek için çeşitli kozmetik ürünler kullanılmaktadır. Bu ürünler; deodorantlar ve antiperspirantlar olmak üzere ikiye ayrılır. Deodorantlar ve antiperspirantlar, farklı aktif maddeler içerirler ve farklı şekillerde etki ederler.
Deodorantlar, koltuk altında yaşayan bakterileri öldüren veya etkisiz hale getiren antiseptik, antibakteriyel bileşenlerdir. Koltuk altı bölgesinin sıcak ve nemli ortamı, korinebakteriler ve diğer ter yiyen mikroorganizmalar için uygun yaşam alanıdır. Bu küçük bakteriler ve mikroorganizmalar koltuk altı ter bezlerinin ürettiği terle beslenirler ve trans-3-metil-2 heksenoik asit içeren kokulu bileşikler üretirler. Bu bileşik, insan terinin karakteristik kokusundan sorumludur. Yani ter aslında kokusuzdur, cildinizdeki bakterilerle karşılaştığında bir koku yayar ve deodorantlar bu kokuyu önlemeye çalışır.
Triklosan, EDTA, benzetonyum klorür, klorheksidin glukonat, sodyum bikarbonat, gibi etken maddelerden birini veya birkaçını içeren deodorantlar; terleme sonrası koku oluşumunu engellemede kullanılır. Aerosol, sprey, roll-on, çubuk şeklinde deodorant formları mevcuttur.
Deodorant ve terleme önleyici terimleri sıklıkla birbirinin yerine kullanılmasına rağmen bu doğru değildir. Yani en iyi deodorantı kullansanız bile bu sizin terlemenize engel olmaz.
Antiperspirantlar, istenmeyen koltuk altı terlemesini engelleyen kozmetik ajanlardır. Antiperspirantların ter proteinleri ile bir araya gelmesi ile bir mukopolisakkarit hidroksit jel oluşur. Bu jel, ter ve yağ bezi kanallarını mekanik olarak tıkayarak terlemenin gerçekleşmesini engeller. Tıkanıklık hücre yenilenmesi gerçekleşene kadar korunur, daha sonra jel ortadan kalkar ve ter bezlerin işlevi yeniden başlar.
Şu anda, terleme önleyici olarak, alüminyum klorür hekzahidrat (ACH), alüminyum hidroklorür, düşük konsantrasyonlarda alümünyum klorhidrat (AC), alüminyum sesklorohidrat, alüminyum dihidroklorür ve alüminyum ve zirkonyum kompleksleri (zirkonyum ve alüminyum tetraklorohidreks) yaygın olarak kullanılmaktadır. Alüminyum içermeyen formülasyonlar da vardır. Formülasyonlar, aktif bileşenlere ve konsantrasyonlarına bağlı olarak kremler, rulo şişelerdeki jeller, çubuklar, pompalı spreyler, ıslak mendiller şeklinde olabilir.
Alüminyum, yeryüzünde en bol bulunan metaldir. Yıllar içerisinde endüstriyel proseslerin evrilmesi ile 21. yüzyılın formülasyonlarında en çok kullanılan metal haline gelmiştir. Bolluğuna rağmen, insan organizmasında büyük bir fizyolojik işlevi yoktur. Bununla birlikte, demans, kemik bozuklukları, anemi, parkinson ve alzheimer gibi hastalıklar, bu metale kronik maruz kalma ile ilişkilendirilmiştir.
Topikal olarak uygulandığında, örneğin antiperspirantlarda alüminyum, ter bezi kanalları gibi cilt yapılarıyla temas eder. Bu, metalin epidermise, dermise, hipodermise ve lenfatik dokuya ulaşmasına ve orada birikerek bir rezervuar oluşturmasına izin verebilir. Ancak çalışmalar, kozmetik terleme önleyici ürünlerden alüminyumun transdermal emiliminin minimum olduğunu (% 0.01 ila% 0.04 arasında) ve emilenin çoğunun idrarda elimine edildiğini, göstermiştir.
Epilasyondan kaynaklanan sıyrıkların ardından bu maddelerin emilimi artabilir. Bu sebeple epilasyon ardından alüminyum içeren antiperspirant ürünler kullanılmamalıdır.
Alümünyum içeren ve dahilen kullanılan ilaçların uzun yıllardır güvenle kullanıldığı da düşünüldüğünde deodorantların alümünyum toksisitesine sebep olması pek mümkün görünmemektedir.
Hayır. Etkilerini gösterebilmesi için parfüm gibi giysi üzerine değil cilde sıkılmalı veya sürülmelidir. Sprey formülasyonları kullanılırken ürünün solunmasından kaçınılmalıdır.
Meme kanserinin en sık yerleşim yeri, lenf düğümlerinin bulunduğu üst kadrandır. Vücudun bu bölgesinin daha fazla epitel dokusu ile dolu olduğu ve terlemeyi önleyici ürünlerin uygulandığı bölge olduğu bir gerçektir. Çalışmalar, terleme önleyici formülasyonlarda kullanılan alüminyumun östrojen alfa reseptör seviyelerinde artışa neden olduğunu göstermiştir. Östrojen maruziyetinin meme kanseri için bir risk faktörü olduğu iyi bilinmektedir.
Bununla birlikte, antiperspirantlarda bulunan alüminyumun meme kanseri gelişimi ile ilişkisi hala tam olarak anlaşılmamıştır ve tartışmalıdır. Meme kanseri ile terleme önleyici maddelerin kullanımı arasında nedensel bir ilişki olduğunu destekleyen bilimsel bir kanıt tespit edilmemiştir.
Kaynaklar
Ecz. Aydanur SİVİŞOĞLU CEYLAN
Eczacıdan Sağlık
Dünya Disleksi Farkındalık Günü
’Reçete’de’ Altın Cerrahi
Ruhsal hastalıklar, Türkiye’de sağlık harcamaları ve hastalıkların görülme sıklığı bakımından ikinci sırada
Moderatör: Ecz. Hakan Gençosmanoğlu Konuk: Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran Hangi takviyeyi nasıl kullanalım?
GRİP VE ZATÜRREDEN KORUNMANIN EN ETKİLİ YOLU AŞI
Gebe Kalma Yolunda Doğru Beslenme