Dünya Disleksi Farkındalık Günü
Dünya Disleksi Farkındalık Günü
Ecz. N. Nazlı OKAY
Pek çoğumuz mutsuz olduğumuzda, karnımızın ve başımızın ağrıması, halsiz kalmamız, vücut direncimizin düşmesi ve kolay hastalanmamız gibi hayatımızı etkileyen olumsuz fiziksel semptomlar gösteririz. Mutlu olduğumuzda ise içimiz içimize sığmaz, kendimizi çok enerjik hissederiz, hatta o an bir yerimiz ağrısa bile onu hissetmeyiz tıpkı bir doğal ağrı kesici görevi görür mutluluğumuz.
Peki, sağlığımıza sağlık katan ve dışardan değil içerden ürettiğimiz mutluluğumuza ulaşmak düşünüldüğü kadar zor mu gerçekten? Gelin mutluluk kavramına birlikte bakalım.
Mutluluk, soyut bir kavram olması ve kişiden kişiye göre değişmesinden dolayı tanımlaması bir hayli zordur. Nitekim yüzyıllar boyunca her şeyi sorgulayan filozoflar da bu kavramın üstüne gitmişler ve ortaya pek çok tanım çıkarmışlardır. Mutluluğu, bütün insanların en büyük arzusu ve hevesi olarak tanımlayan Aristo, aynı zamanda mutluluğun hissedilebilen bir durumdan ziyade bir hayat tarzı olduğunu düşünüyordu. Bence haklıydı da, eğer mutluluğu kendimize bir hayat tarzı haline getirirsek ne yaşarsak yaşayalım üzülsek de, endişelensek de bir süre sonra yine hayat tarzımız olan mutluluğa geri döneriz. Bir diğer filozof olan Epikür’e göre ise mutluluk küçük şeylerde gizliydi. Nitekim en ünlü sözünü duymuşsunuzdur; ‘azla memnun kalmayan, hiçbir şeyle memnun kalmaz.’. Bu söz bana bizim de pek değerli atasözümüz olan ‘aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz.’ Sözünü çağrıştırıyor. Küçük şeyleri hor görmeyip onlarla ne kadar mutlu kalırsak o küçük şeyler bizim için büyüyecek ve mutluluğumuz katlanarak artacaktır. Aslında mutluluğun tanımı hepimiz için farklı; kimisi için iş yerinde bir terfi, kimisi için torun sevgisi, kimisi için gördüğü güzel bir çiçek, kimisi içinse arkadaşlarıyla minik bir kahkahada gizli..
Mutluluk ile Sağlığımız Arasında Gerçekten Bir İlişki Var Mı?
Evet, bilimsel çalışmalar gösteriyor ki mutluluğumuz ile sağlığımız arasında doğrusal orantılı bir ilişki mevcuttur. Bu kanıtlanmış bir gerçektir. Tabi eğer depresyon, bipolar bozukluk gibi mental bir sağlık probleminiz varsa bu yazdıklarım geçerli değil. Öyle bir durum varsa veya bir psikolojik hastalıktan şüpheleniyorsanız durumu küçümsemeyip mutlaka bir sağlık uzmanına danışmanız gerekmektedir. Öyle bir durum olmadığını düşünüyorsanız sizi yazının devamını okumaya davet ediyorum.
Yapılan çalışmalardan elde edilen kanıtlar, insanların kendi bildirdikleri mutluluğun, algılanan sağlık durumlarına yakından bağlı olduğunu ve aynı zamanda bireylerin mutluluğunun sağlık durumlarını derinden etkilediğini göstermektedir. Kendini mutlu hisseden insanlar daha iyi bir sağlığa sahip olurken, mutsuzluk sağlık durumlarını bozar, bağışıklık direncini azaltır ve depresyon ve intihara yol açabilecek psikosomatik hastalıklara neden olur.
Mutlu olmak sağlığımıza ve hastalığımıza iyi geliyor. Aynı zamanda iş yerimizdeki verimliliğimizi de artıyor. Bu duruma sağlık çalışanları tarafından bakarsak, ülkemizdeki sağlık çalışanlarımızın mutluluk düzeylerini artırdığımızda hastalara daha iyi bakım oranının da arttığını görebiliriz. Buna örnek olarak Amerika’da bir hastanedeki hemşireler üzerinde yapılan bir çalışmada ilk olarak çalışmanın başında hemşirelerden mutluluklarını ölçmek için 1 ile 5 arasında bir skor tutmalarını istiyorlar. Çalışma koşulları ve stres seviyeleri yüksek olduğu için ortalama skor da aynı şekilde düşük çıkıyor. Çalışma boyunca hemşirelere mutluluk dersleri veriyorlar ve çalışma koşullarında stresi nasıl azaltabileceklerini öğretiyorlar. Mesela yoğun bir vardiyadan sonra, egzersiz gibi stratejileri benimsemek yardımcı olabilir gibi.. Çalışmanın sonunda hemşirelerin mutluluk skorlarında %80 oranında artış tespit ediliyor. Aynı zamanda baktıkları hastalarda da büyük oranda iyi olma hali gözlemleniyor. Bu çalışmada görüyoruz ki; mutluluk bulaşıcıdır ve takım arkadaşlarıyla daha iyi bağlantı kurmayı sağlar. Hemşireler olarak, hasta bakımı için ekip çalışması esastır. Ekip olarak birlikte çalışırken iletişim gelişir, çalışma daha verimli olur ve hastalar bunu fark eder ve bu da hasta memnuniyet puanlarının artmasına neden olur.
Mutluluğu dışarda aramak ve bize gelmesini beklemek yerine, kendi içimizde bulduğumuz zaman gerçekten mutlu olacağız. Benim içimde yok diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz; belki çok derinlerde, belki umutsuzluk yosunlarıyla kaplanmış ve siz onu göremiyorsunuz ama orada olduğunu bilin. Onu fark ettikçe daha da ışıldayacak ve içinizden çıkarak etrafa yayılmaya, başka insanlara, hayvanlara, bitkilere bulaşmaya başlayacak..
Bir sonraki yazımda içimizdeki mutluluğumuzu bulmak için ne gibi etkinlikler, egzersizler yapabileceğimizi anlatacağım. O zamana kadar umutla, mutlulukla, sağlıkla kalın..
Kaynaklar
Ecz. N. Nazlı OKAY
nezahatnaz@gmail.com
Eczacıdan Sağlık
Dünya Disleksi Farkındalık Günü
’Reçete’de’ Altın Cerrahi
Ruhsal hastalıklar, Türkiye’de sağlık harcamaları ve hastalıkların görülme sıklığı bakımından ikinci sırada
Moderatör: Ecz. Hakan Gençosmanoğlu Konuk: Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran Hangi takviyeyi nasıl kullanalım?
GRİP VE ZATÜRREDEN KORUNMANIN EN ETKİLİ YOLU AŞI
Gebe Kalma Yolunda Doğru Beslenme