Sağlık okuryazarlığı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘’iyi sağlığı geliştirecek ve koruyacak bilgiye ulaşma, anlama ve kullanma güdüsü ve yeteneğini belirleyen bilişsel ve sosyal yetiler’’ olarak tanımlanır. Amerikan Tıp Birliği ise sağlık okuryazarlığını ‘’sağlık ortamındaki işleyiş için gerekli olan temel okuma ve işlemsel görevleri yerine getirme yeteneğini içine alan becerilerin bir takımyıldızı’’ olarak ifade eder. Bu tanımlamalara göre; bireylerin sağlık haberlerini ve halk sağlığı duyurularını takip edebilmeleri, hastalıklarının tedavisinde kullandıkları ilaçların kullanma talimatlarını anlayabilmeleri ve sağlık hizmetlerine erişebilmeleri sağlık okuryazarlığının birer görünümüdür.
Sağlık Hukuku penceresinden bakıldığında; bireylerin, sağlık hakkının ve hasta haklarının bilincinde olmaları, herhangi bir hasta hakkı ihlali ile karşılaştıklarında ise müracaat, şikayet ve dava haklarını kullanabilmeleri ancak sağlık okuryazarlığıyla mümkündür. Yaşamsal öneme sahip olan bu okuryazarlık türü, bireylerin sağlık alanındaki temel haklarına sahip çıkabilmelerini doğrudan etkilemektedir.
Peki, Türkiye’deki sağlık okuryazarlığının durumu nedir?
Türkiye’de Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi
Ülkemizin sağlık sistemi ve toplumsal özellikleri göz önünde bulundurularak, Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü (SSGM) tarafından yapılan Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi ve İlişkili Faktörleri Araştırması’nda çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır. Sonuçlara göre:
Yaklaşık olarak 10 kişiden 7’sinin sağlık okuryazarlığı düzeyi ‘’sınırlı’’ veya ‘’yetersiz’’dir.
Sağlık okuryazarlığı düzeyi düştükçe kronik hastalıklar artmaktadır.
Sağlık okuryazarlığı yetersiz olanların sıklığı kadınlarda % 35,3 iken, erkeklerde bu oran % 26,4 olarak saptanmıştır.
Her 10 yaşlıdan 9’unun sağlık okuryazarlığı düşüktür.
Yetersiz sağlık okuryazarlığı sıklığı, bilgi kaynağı olarak herhangi bir iletişim aracını kullanmayanlarda % 56,8 iken, kullananlarda ise % 18,1’dir. İletişim araçları içerisinde birinci sırada internet (% 48,6) yer alırken, sıralamayı televizyon (% 33), gazete (%8,9), cep telefonu ve akıllı telefon uygulamaları (% 6,5) ile kitap (%3,8) takip etmektedir.
Çözüm Önerileri
Ülkemizdeki sağlık okuryazarlığının gelişmesinde eğitimin rolü büyüktür. Eğitim sistemimizin her kademesinde bu konuya yönelik derslere yer verilmeli, insan haklarının sağlık alanındaki uzantısı olan sağlık hakkı ve hasta hakları konusunda bilinçli bireyler yetiştirmeye yönelik eğitim politikası izlenmelidir.
Sağlık profesyonelleri ve hasta bireyler arasındaki iletişimin güçlendirilmesi, sağlık okuryazarlığı oranını artıracaktır.
Kitle iletişimi üzerinde etkili olan tüm yayın araçlarında, özellikle sosyal medyada sağlık okuryazarlığı konusundaki farkındalığı artırmaya yönelik yayınlar yapılmalıdır.
Av. Dicle GENÇOSMANOĞLU
Kaynaklar:
Armağan Altun, ‘’Sağlık Okurayazarlığı ve Sağlık İletişiminin Önemi: Türkiye’de Kadınların Miyokart Enfarktüsü Seyrinde Hastaneye Geç Başvurusunun Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Açısından Değerlendirilmesi’’, Turk Kardiyol Dern Ars 2021; 49 (2), s. 90.
Gülay Yılmazel, Fevziye Çetinkaya, ‘’Sağlık Okuryazarlığının Toplum Sağlığı Açısından Önemi’’, TAF Prev Med Bull, 2016, Vol 15, Issue 1, s. 69.
Doç. Dr. Belma Doğan Güngen, "Deprem gibi doğal afetler toplumda ortak bir korku yaratır. Depremin kişilerde yarattığı kaygı durumlarında ciddi psikolojik bozukluklar ve uyku bozuklukları oluşabilir" dedi.