Reçetede Yeni Bölüm
Moderatör: Ecz. Hakan Gençosmanoğlu Konuk: Prof. Dr. Sezcan Mümüşoğlu
Uçucu yağlar genellikle terpenlerin ve bunların oksijenli türevlerinin karmaşık karışımıdır. Suda pratik olarak çözünmezler, genellikle sudan daha hafiftirler ve karakteristik kokuları vardır.
Uçucu yağlar en yaygın olarak buhar distilasyonu ile ekstre edilirken, bazen organik çözücü ekstraksiyonu da kullanılır. Uçucu yağlar, karakteristik tat ve koku özelliklerinin yanı sıra birçoğu başka biyolojik aktivitelere de sahiptir. Bu nedenlerden dolayı uçucu yağlar birçok endüstride (aroma, parfümeri, kozmetik ve ilaç) geniş̧ uygulama alanı bulmaktadır.
Uçucu yağların en büyük tüketicisi ABD olup, onu Fransa, Almanya ve İngiltere gibi Batı Avrupa ülkeleri ve Japonya izlemektedir. Uçucu yağlar için yaklaşık 3000 bitki kullanılmaktadır ve bunlardan 300' ü küresel pazarda yaygın olarak işlem görmektedir.
Paçuli, kokulu yaprakları olan çok yıllık, dallı, aromatik bir bitkidir. Bitki, ilk olarak 1845 yılında Filipinler' de botanikçi Pelletier-Sautelet tarafından tanımlanmış̧ ve Pogostemon paçuli olarak adlandırılmıştır. Malezya, Endonezya ve Singapur gibi dünyanın çeşitli yerlerinde yabani olarak yetişir. Paçuli, 1941 yılında Madhya Pradesh, Tamil Nadu, Kerala ve Karnataka' da Hindistan' a tanıtılmıştır. Hindistan' da, Güney Hindistan' ın kıyı bölgelerinde, Batı Bengal, Assam, Karnataka, Madhya Pradesh ve Gujarat' ın kıyı bölgelerinde yetiştirilmektedir. Bu mahsulün Hindistan' da ticari ekimi ilk olarak 1942' de Tata Oil Mills tarafından denenmiştir. Mahsulün yetiştirilmesine yönelik ilk başıboş̧ girişimlerden sonra, sistematik ekimi 1962' de Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Merkez Enstitüsü (Central Institute of Medicinal and Aromatic Plants- CIMAP) tarafından başlamıştır. Son dönemlerde paçuli yağına iç̧ ve dış̧ pazarlarda talep arttığı için üretim alanları da aynı paralellikte artmaktadır. Paçuli yağı, zengin ve baharatlı bir koku verdiği için egzotik parfümlerde önemli bir bileşendir. Aynı zamanda kendi basına bir parfüm olarak da kullanılabilir. Ayrıca parfümlerde iyi bir sabitleyicidir.
Paçuli, esas olarak yapraklarda bulunan uçucu yağı için yetiştirilir ve sapın yumuşak kısımlarında da az miktarda yağ̆ bulunur. Paçulinin buhar distilasyonu üzerine kuru yaprakları, 'paçuli yağı' adı verilen esansiyel bir yağ verir. Toplanan ve gölgede kurutulan yapraklar %2,5 – %3,5 aralığında yağ içeriğine sahiptir. Deneyler, Bangalore hava koşullarında yetiştirilen paçuliden iyi kalitede paçuli yağı üretilebileceğini ortaya koymuştur. Dünya paçuli yağı üretimi yılda 800 ton civarındadır. Java, Çin ve Malezya tarafından takip edilen miktarın yaklaşık 2/3' ünü üretmektedir.
Paçuli bitkisi dünyanın başlıca tıbbi sistemlerinde, yani hem harici hem de dahili uygulamalar için Geleneksel Çin Tıbbı (TCM) ve Ayurveda’ da yüzyıllardır soğuk algınlığı, mide bulantısı, ishal, dermatit, kusma, karın ağrısı, baş ağrısı, ateş̧, nem tedavisi ve iştahı uyarmak için diğer bitkilerle birlikte ilaç̧ olarak kullanılmıştır. Hindistan' da, eski zamanlarda, paçuli bitkisinin yaprakları, böcekleri giysilerden uzak tutmak için öncelikle böcek kovucu olarak kullanılmıştır.
Paçuli yağı seskiterpenler açısından zengindir, özellikle parfümeri ürünlerinde, sabunlarda ve diğer kozmetik ürünlerinde yaygın olarak kullanılan bir trisiklik seskiterpen olan paçuli alkol (paçulol) bakımından zengindir. Paçulenler, seskiterpen hidrokarbondurve ayrıca paçuli yağının aromasını karakterize eder. Paçuli yağının biyolojik aktiviteleri, pogostone, paçulol, α- ve β-paçulen gibi kimyasal bileşenlerle güçlü bir şekilde ilişkilidir.
POGOSTEMON CABLIN’ İN FARMAKOLOJİK ETKİLERİ
Antimikrobiyal Etki
Geleneksel tıpta paçuli, soğuk algınlığı ve mantar enfeksiyonlarını tedavi etmek için kullanılır. Antibakteriyel ve antifungal aktivite için incelenen 10 uçucu yağ arasında paçuli yağının 20 bakteri suşunu ve 12 mantarın hepsini inhibe etmede daha etkili olduğu bulunmuştur.
Üç farklı coğrafi bölgeden (Çin, Hindistan ve Endonezya) elde edilen P. cablin uçucu yağları, 17 patojenik mantar ve 16 kommensal bakteriye (deri, mukoza, tırnak, ayak ve koltuk alt ı) karşı in vitro olarak değerlendirilmiştir. Sonuçlar, paçuli yağının net bir antifungal ve antibakteriyel aktivitesini ortaya çıkarmıştır.
Paçulol, gastrointestinal sistemin normal florasını etkilemeden Helicobacter pylori' ye karşı seçici antibakteriyel aktivite sergilemiştir. Paçulol ayrıca üreaz inhibitör potansiyeline sahiptir ve bu nedenle H. pylori enfeksiyonlarını tedavi etmek için umut verici bir biyomolekül olarak düşünülmektedir.
Paçuli alkolünün in vivo antiviral etkisi, model olarak fare kullanılarak incelenmiş ve çalışma, paçuli alkolünün (20 mg/kg ila 80 mg/kg) oral yoldan verilmesinin, bağışıklık tepkisini iyileştirerek influenza virüsü enfeksiyonuna karşı korumayı arttırdığını doğrulamıştır, bununla birlikte sistemik ve pulmoner inflamatuar yanıtı zayıflatmıştır
Antiemetik Etki
Paçuli bitki yapraklarının hekzan özleri, genç civcivlerde anti-emetik aktivite göstermiştir. Patchoulol, pachypodol, pogostol, retusin ve stigmast -4-en-3-one, sırasıyla 50-70, 10-50, 20-50 ve 50 mg/kg dozlarında antiemetik özellikler göstermiştir.
Kabızlık Üzerine Etki
Mikuriya et al., iki fare modeli kullanarak paçuli yağının dışkılama ve kabızlık üzerindeki etkisini incelemek için bir deney yapmıştır; birinde gevşek kabızlık, diğerinde daha düşük lifli gıda alımı nedeniyle kabızlık olan kişilerde paçuli yağı aromasını kokladıktan sonra dışkı sayısının ve kuru ağırlığının arttığı bulunmuştur. Ayrıca, farelerde kabızlığın üstesinden gelmekten sorumlu olfaktör nörotransmisyon sistemlerinin olduğu gösterilmiştir.
Pıhtılaşma ve Fibrinolitik Etki
Paçuli de dahil olmak üzere çeşitli uçucu yağların kan pıhtılaşması ve fibrinolitik aktivitesi, trombin ile fibrinojenden fibrin oluşumu ve ürokinaz ile fibrin çözünürlüğü gibi in vitro enzimatik reaksiyonlar kullanılarak incelenmiştir. Çalışma, papatya, okaliptüs ve neroli yağlarının hem pıhtılaşma hem de fibrinolitik aktivitelerin gösterildiğini, turunçgil, çam, paçuli ve buhur yağlarının ise etkili bir hiperfibrinoliz olduğunu ortaya koymuştur.
Antioksidan Etki
çalışmalar, paçuli uçucu yağının süperoksit anyon serbest radikallerinin ve hidroksil serbest radikallerinin ortadan kaldırılmasını teşvik eden ve lipid peroksidasyonunu inhibe eden eylemler yoluyla önemli antioksidan potansiyeli sergilediğini ortaya koymuştur.
Analjezik Etki
Ağrı, birçok hastalığın ortak bir semptomudur ve normal yaşam ve fizyolojik homeostaz üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Paçuli, farelerde asetik asit kaynaklı kıvranmanın (ağrı) etkisini doğrudan engellemiştir; bu sonuçlar, paçulinin in vivo olarak analjezik bir etki gösterdiğine atıfta bulunmuştur. Bir inflamatuar siklooksijenaz olan COX-2, inflamasyon bölgelerindeki pro-inflamatuar sitokinlere yanıt olarak indüklenir; bu enzim sıklıkla inflamasyona yanıt olarak ve neoplastik hastalık ile birlikte yukarı regüle edilir. Paçuli alkol (PA)' nın uygulanması hem in vivo hem de in vitro olarak COX-2 mRNA ve protein ekspresyonunu artırmıştır. PA' nın anti-nosiseptif etkisi, mu-opioid reseptörünü (MOR) içerir.
Cilt Üzerine Etkisi
UV ışınlarına maruz kalmış derinin yapısal bütünlüğü, paçuli esansiyel yağının uygulanmasıyla korunmuştur ve foto yaşlanmayı ve cilt lezyonlarının yeniden canlanmasını önlemiştir. Hem iç hem de dış faktörlerin neden olduğu derinin yaşlanması, kademeli bir yapısal bütünlük ve fizyolojik fonksiyon kaybı ile ilişkilidir. Deri foto yaşlanması, ROS üretimine yanıt olarak indüklenen matriks metalloproteinazların (MMP'ler) artan aktivitesi ile ilişkilidir. Ekstrasellüler matrikste MMP aracılı değişiklikler tipik olarak erken yaşlanmanın belirgin bir özelliği olan cilt kırışıklığına yol açar. Pogostone uygulaması, fare model sistemlerinde UV-hasarlı deride gözlemlenen hem makroskopik hem de histopatolojik lezyonları hafifletmiştir.
Tüm bunların yanı sıra antienflamatuar, antihipertansif, antidiyabetik etikileri ile de ilgili çeşitli hayvan çalışmaları bulunmaktadır. Prebiyotik benzeri etkisine atıfta bulunan çalışmalar ise gastrointestinal sistem üzerinde umut vaat edici etkileri ile göze çarpmaktadır.
Ecz. Onur Pehlivan
Moderatör: Ecz. Hakan Gençosmanoğlu Konuk: Prof. Dr. Sezcan Mümüşoğlu
Yüksek tansiyon olarak da bilinen hipertansiyon, atardamarlarda kanın normalden daha yüksek basınçla akması sonucu kan basıncının olması gerekenden daha yüksek olması durumudur
Hatalı beslenme alışkanlıklarının ve obezitenin giderek yaygınlaşması nedeniyle kalp hastalıklarının son yıllarda görülme sıklığı 50 yaş altındaki kişilerde giderek artıyor.
Hastalıktan korunmada etkili bir aşının henüz geliştirilmediğini belirten Prof. Dr. Ali Acar, hastalıktan korunmada temel prensibin kişisel koruyucu önlemler olduğunu belirterek bu önlemleri açıkladı.
Erken teşhis kanser tedavilerinde çok önemli rol oynamaktadır. Bu bağırsak kanseri için de geçerli. Bunun içinse dışkıda olabilecek herhangi bir kanama, kanseri teşhis etmede önem arz ediyor.
Moderatör: Ecz. Hakan Gençosmanoğlu Konuk: Prof. Dr. Funda Nuray Yalçın Fitoterapi: Hangi Bitki Ne İçin Kullanılır?