Bütün Mesele Direncimiz!

Bütün Mesele Direncimiz!

Ecz. Burcu Çengel Karabulut

İnsülin Direnci; kas yağ ve karaciğerimizde bulunan hücrelerin, insüline doğru şekilde tepki vermediği ve bu nedenle enerji için kandaki glukozu kullanamadığı durumdur.           

Ağzımıza koyduğumuz her lokmada, içeriği karbonhidrat olsa da olmasa da insülin salgılarız. Hani o çok tavsiye edilen sık sık beslenin sözü; aslında sık sık insülin salgılayın, aman ha insülin seviyeleriniz düşmesin anlamına mı geliyor?  

İdeal açlık glukoz değeri 82’dir. Tahlil sonuçlarında 100’ün altında bir açlık kan şekeri görüp bunu normal kabul ettiğimizde acaba bu değeri elde etmek için arka planda kaç insülin salgılamışızdır? 20, 30? Pankreasımız ne kadar yorulmuştur?

Atladığımız bir değerdir açlık insülin seviyemiz. Bize 'vücudumuzda arka planda her şey yolunda mı, yoksa bir işler dönüyor mu?' sorusunun cevabını verir.

Hatta bunu ilk tokluk insülin değerimiz söyler. Açlık insülin değeri 20-30’larda seyrederek 100’ün altında bir açlık glukozu elde ediyorsak, pankreasımız fazlası ile yoruluyordur. Bu bize 10 yıl içinde Diabetes Mellitus, Kalp Damar Hastalıkları, Obezite, Endotel Disfonksiyonlar ya da Alzheımer gibi kronik hastalıklar olarak döner.

İnsülinin yükselmesi, kanımızdaki ortalama insülinin yüksek olması demektir. İnsülin direncinin sebebi budur. Fakat biz, ne yazık ki beta hücrelerimiz bittiğinde 200-300 gibi açlık glukozu tespit edildiğinde diabet teşhisi alırız. Aslında çok uzun zaman öncesinden defalarca verilen alarmı göremediğimiz, bilemediğimiz için. Yemek sonrası çöken o tatlı uyku hallerini, yorgunluk hissini normal saydığımız için…

Bir çok hastalığın sebebi insülin direnci iken kendimize yapacağımız en büyük iyilik, açlık insülinimizi ve hatta ilk alarm olan tokluk insülinimizin takibini yapmak olacaktır.

İnsülini yükselten gıdalar yenmesi, karaciğer ve kas gibi dokularda insülin direnci gelişmesi, karaciğer ve pankreas yağlanması, açlık krizleri, yorgunluk, şekerin düşmesi ve karbonhidrat isteği ve sonra yine insülini yükselten gıdaların yenmesi şeklinde giden bir kısır döngüde mi gitmeliyiz?

Yoksa bugünden itibaren aslında yiyeceklerimizi çeşitlendirdiğimizde, insülini arttırmayan gıdaları seçtiğimizde ve gıdaların yeme sırasını değiştirdiğimizde bile salgılanan insülin miktarının değiştiği bilgisi ile farkındalıkla mı hareket etmeliyiz?

AZ YEMEK İNSÜLİN DİRENCİNİ VE KARACİĞER YAĞLANMASINI ORTADAN KALDIRIR.

Doğru besini seçerek, daha az ve daha seyrek yiyerek inflamasyonun önüne geçmeliyiz. Bütün kronik hastalıkların sebebi inflamasyondur. Biz özellikle göbek çevremizi yağlandırarak bir çok hastalığa davetiye çıkarırız. Çünkü yağ inflamasyon kaynağıdır.

Peki insülin direncimizi nasıl ortadan kaldıracağız?

Aralıklı oruç (intermittent fasting) insülin direncini ortadan kaldıracak en önemli kuraldır. En kolay adapte olunan yöntem 16/8 metodudur. 16 saat açlık penceresinde kalırken 8 saat içindeki sürede 2 öğün beslenme planlarız. Gece yemek bizi diabete götüren en kestirme yol olduğu için, sirkadyen ritme uyarak beslenmeliyiz. Saat 10.00-11.00 gibi ilk öğünü yapıp ikinci öğünü 18.00-19.00 gibi bitirmek güzel bir planlama olabilir. Yapılan çalışmalarda görülmüştür ki açlık şifa kaynağıdır. Tüm dinlerde oruç şifalanmaya götüren en güzel ve en kestirme yoldur.

Her gün 45 dakika yürüyüş, direnç egzersizleri yapmak önemlidir. Açlıktan sonra yapılacak en önemli şey, kasları çalıştırmak ve düzenli egzersiz yapmaktır.

Şekerin yükselmesi, yükselen şekerin düşmesi; yükselen şeker değeri kadar insülin cevabı oluşması...

Beta hücrelerimizi yormaya, insülinle ilgili reseptörleri olan hücrelerin direnç oluşturmasına zemin hazırlamaya değmeyen bir kısır döngü. Şekerimizi ne kadar az yükseltirsek o kadar iyiyizdir!

O halde çözüm aslında oldukça basittir. Şekerimizi yükselten gıdalardan kaçarak bu döngüye girmeyeceğiz. Sabah ilk yediklerimizi gerçekten irademiz ile kendimiz seçebiliriz ama eğer yanlış besinleri seçtiysek artık kontrol bizde değildir. Tabağımızı gökkuşağı gibi rengarenk yapmalıyız. Unutmayalım ki ne kadar çok renk o kadar zengin ve sağlıklı bağırsak florası demek.

İdeal bir glukoz ve insülin değeriyle kronik hastalıklardan uzak bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı olduğumuz mutluluğun, huzurun ve barışın hakim olduğu güzel bir sene diliyorum.

Ecz.Burcu Çengel Karabulut

@eczburcucengelkarabulut

eczacininsesi.com

DİĞER HABERLER
Uzmanlardan Evde Kalın Çağrısı
Reçete/ Saglıklı Üremede Dikkat Edilmesi Gerekenler
D Vitaminine Bütüncül Bakış
Şekerin Habercisi: Bulanık görme
’Reçete’/ Cildimizi Nasıl Koruruz?
Saygı ve Sevgi ile Anıyoruz
Kronik Hastalara Tavsiyeler
’Reçete’de’ Biorezonans Tedavisi
Kış Aylarında Cilt Sağlığı
Güvenli Yol Eczaneler
’Reçete’de’ Obezite
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun
’Reçete’de’ Meme Kanseri: Erken Teşhiste %100 Başarı
Gebe Kalma Yolunda Doğru Beslenme
En Etkili Yol Aşı
Ekran Bağımlılığı Cildi Yaşlandırıyor
Hangi Takviyeyi Nasıl Kullanalım?
Ruhsal Hastalıklar İkinci Sırada
’Reçete’de’ Altın Cerrahi
Dünya Disleksi Farkındalık Günü
Ne Zaman Grip Aşısı Olmalı?
’Reçete’de’ Fonksiyonel Beslenme Nasıl Yapılır?
Kalp Hastalıklarından Korunmak
Diş Sağlığına Zarar Veren Alışkanlıklar
’Reçete’de’ Baş Ağrısı Neden Olur?
Tavsiye İle İlaç Almayın
Bağırsak Kanseri Belirtileri
Hipertansiyon Nedir?
Gençlerde Kalp Hastalığı
’Reçete’de’ Hangi Bitki Ne İçin Kullanılır?

En Çok Okunanlar


Güvenli Yol Eczaneler

Eczacılar tarafından, ilaçların eczaneye kabulü sırasında İlaç Takip sistemi üzerinden sorgulama yapılmakta.

Kronik Hastalara Tavsiyeler

Hastaların, doktorlarının verdiği tedavi planına ve ilaç kullanımına harfiyen uymaları gerektiğini söyledi.

Kış Aylarında Cilt Sağlığı

Kış boyunca cildinizin sağlıklı, nemli ve esnek kalmasını sağlamak için birkaç küçük adım atabilirsiniz. İşte kış aylarında cilt sağlığınızı korumak için yapmanız gerekenler: